Evet, biz bu zamana kadar hep, taşra iller belediye başkan adaylarının belirlenmesinde merkezin, ilçe belediye başkan adaylarında ise şehir belediye başkanlarının etkili olacağını söyledik. Yine sözümüzdeyiz. Çünkü, gerçek de böyle. İşte, bunun son örneğini geçtiğimiz günlerde yaşadık. Hemşehrimiz, akrabamız, komşumuz, hattâ köylümüz diyebileceğimiz Enver YILMAZ hayırlı olsun. Kendisinin seçiminde Ankara’nın ağırlığı ortada. Netîcede son söz oradan çıkıyor. Tekrar hayırlı olsun. Bu Ulubey için bir gurur. Önemli bir fırsat. Ama, neyin fırsatı olduğu husûsu çok önemli. İnşâllâh hayırlı hizmetlerin vesîlesi olur. Milletin hak ve hukûku noktasında kaçaklara müsâmaha gösterilmez. Suistimallere göz açtırılmaz. Çünkü, şu anda ön plânda koşuyor görünenler ve gözü ışıldayanların geçmiş kimlikleri noktasında halkın hâfızasında olumlu imajlar yok. Enver Bey, bu unsurları ayrıştırabilecek mi, ya da nasıl ayrıştıracak? Mesele burada. Enver YILMAZ, saçıyla-sakalıyla, okumuş-yazmışlığıyla belirli bir bilinç ve birikimin insanı olduğunu gösteriyor. Başbakanımız da bunu görüp tensip ettikten sonra bize hayırlı hizmetleri beklemekten, güzelliklerle gururlanmaktan başka bir şey kalmıyor. Bekleyeceğiz, göreceğiz. Bizi ilgilendiren, adâlet, hak-hukuk, insanlık, nezâket, güven ve hizmet. Adı Güzel’e çıkmış Ordu’nun güzelliklere ihtiyâcı var. Çirkinliklerden bıktı. Söyleyeceğimiz bu. Özü doğru olanların Hak yardımcısıdır. Enver Bey, başkanlığı, EDEBALI’nın ifâdesiyle “kuru bir cihangirlik dâvâsı” olarak görmeyip, güç zehirlenmesine de uğramadığı sürece bu hizmet fırsatı seyri kendi dünyâsı ve âhireti için sonsuz bereketlerin kaynağı olur. Bu anlamda eline çok büyük bir fırsat geçmiştir. Gel gör ki, böyle bir derdi olmadığı, yolsuzluklara da geçit verip, haksızlıklara göz yumduğu, usulsüzlüklere ilgisiz kaldığı zaman da kendisini güle-oynaya, kasıla-kurumlana sonsuz ateşe atmış olur. Takdir kendisinin. Başkan olmak, meşhur olmak, şöhret bulmak güzel şeyler. Ama, bunların getirdiği imkânlarin ne için kullanıldığı önemli. İnşâllâh, kendileri için de, halk için de Hak rızâsını gözeterek güzel sonuçlar doğuracak faydalı hizmetler yaparlar. Gelecekte hayır duâlarla anılmayı hak ederler. GELELİM ULUBEY’E…  Biraz hizmet fakiri ama çok güzel, şirin bir yer. Böyle olması avantaj olarak da düşünülebilir. Bu günkü hâliyle çok güzel şekillendirmelere müsâit. Bu anlamda, bâkir diyebiliriz. Geçen hafta uğradığımda kendimce değerlendirmeler yaptım. İnşâllâh,  ekseni hak ve halk olan bir arkadaş seçilir de bu düşüncelerimizi paylaşma imkânı buluruz. Gerçi biz buna beklemeyiz. Gazetemiz aracılığıyla da iletebiliriz. Yeter ki, duymak isteyen kulaklar, görmek isteyen gözler olsun. Başkan adayı kim olur? derseniz, ne bileyim, der, önceden bildiklerimi tekrarlamaktan ileriye gidemem. O zaman da, bu konudaki şiirimizin ilgili bölümünü tekrar almak durumundayız buraya: Akif Atlı gâyet emin, Sait,  Ankara’dan temin, Ömer Faruk, toprak, zemin…   Mesaj açık; eğer kriter çalışma, sempati, ocaktan olma, faallik ve halkın eğilimiyse Ömer Faruk GÜNAY demek gerekir. Ankara vurgusu yaptığım bu şiire göre de Sait İNAN denebilir. Ancak, Cemâl ENGİNYURT’un  ilgilendiği MEMURKENT arbede ve meselesinden sonra Enver Bey’in tercihi nasıl olur bilemeyiz. Çünkü, MEMURKENT konusu  tüm Ak-Parti teşkilâtının yumşak karnı. Muhâlefetin en çok kullanacağı bir fotoğraf. Mâlum, Sait İNAN da sendikanın Ankara ayağı ve burada da hep MEMURKENT grubuyla dolaşıyor. Bence bu fotoğraflar onun dezavantajı. Ondan geçince –pek sanmıyorum ama- geriye Âkif ATLI kalıyor. Ben de Nâzım GÜLER gibi düşünüyorum. Âkif Bey koltuğu dolduran, ağırbaşlı,  birisi. Büyük Şehir’le uyum olduğu zaman hizmet de yapabilir. Biraz ilgisiz görünmesi borçsuz olması ve de rahatlığından kaynaklanıyor. Alnı ak, yüzü pak. Alnı gibi bahtı da açık olsun. Diğer isimlerden  Îsâ TÜRKCAN dikkât çekmek için elinden geleni yapıyor. Teşkilâtın içinden bir isim. Herkesle fotoğrafı var. Ama, takdir tamâmen Enver YILMAZ’ın. Geride daha bir sürü isim var. Hayırlısı olsun inşâllâh… Diğer taraftan, bu isimlerin halk nezdinde karşılığı nedir. onun hesabını yapacak olan ben değilim. Bence, eğer beride isâbetli bir seçim yapılmazsa dikkâtler muhâlefete kayacaktır. Yaşar PAMUK ve de Sâmi TORUN deyip geçmeyelim. Ak-Parti’de yanlış tercih olur da, bu vatandaşın ve de diğer aday adaylarının içine sinmezse ibre Yaşar PAMUK’a dönebilir. Piyasaya çıkmadım. Burada, büroda oturduğum yerden görebildiğim kadarıyla değerlendirmelerimiz şimdilik böyle ve bu kadar. Her şeyin yöremiz, beldemiz, bölgemiz, Ordumuz ve de yurdumuz için hayırlı olması dileğiyle sevgi ve saygılar sunuyoruz ves’selâm…