bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

ANADAN BABAYA, GURBETTEN SILAYA...

Sevgili okurlar. 10 Şubat, babamın vefat günüydü. Tam 3 yıl geçmiş. Bu yaşta da olsak, büyük bir boşluğa düştük. Ağaç devrilmeyince yeri belli olmazmış. Hayatın hangi merhalesinde olursanız olunuz; yetimlik yetimlik! Buradan bakınca, özellikle savaşlar ve göçlerin bir türlü bitmediği bölgemizde yaşanan insanlık dramlarını, bombaları, ateşleri, kaçışları, kopuşları, botları, dalışları, batışları, yetimleri, öksüzleri, dulları, bilumum mağdûriyetleri ve travmaları daha iyi anlıyoruz. Her neyse; bu işin farklı boyutu. Biz bugün 10 Şubat üzerinden gideceğiz. Tanıyan ve hâtıralarını bizimle paylaşan insanların hep, Efendimiz SAV’in “ÖLÜLERİNİZİ HAYIRLA YÂD EDİNİZ.” buyurduğu ve bizim de örneklerine zaman zaman yer verdiğimiz gibi babamızın iyiliklerini anlatmaları, tesellîlerin en büyüğü oluyor gerçekten. Bu meyanda, bu gün asıl, 10 Şubat gününün takvim yaprağında tevâfuk eden, Efendimiz (SAV)in; “İyiliklerin en güzeli, kişinin, babasının sevdikleri ile ilgisini kesmemesidir.” hadîsi çerçevesinde konumuzu ele almaya, hem bir nevî, yaşanmışlıklarla berâber dertlerimizi paylaşmaya çalışacağız. Baba dostlarıyla irtibat ve bu bağlamda SILA-İ RAHİM konusu ve bunun, özellikle günümüz gelişmeleri açısından elzemiyeti üzerinde duracağız. Konuyla ilgili: "Kim, kabrindeki babasını ziyaret et­meyi arzu ederse, babasının dost ve arkadaşlarını ziyaret etsin" hadîsten başka olarak, bir gün Efendimiz (sav), ashâbıyla otururlarken, huzurlarına, Selemeoğulları kabilesinden bir adam geliyor ve: - Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye soruyor. Resûl-i Ekrem de şöyle buyuruyor: – “Evet, onlara DUA EDER günahlarının BAĞIŞLANMASINI DİLERSİN; vasiyetlerini yerine getirirsin; akrabasını koruyup gözetirsin; dostlarına da ikramda bulunursun.” Bu hadislerle berâber, amel defteri kapanmayacak üç kişiye dâir hâdisi yan yana getirince anlıyoruz ki, bir ana baba ölür de, geride kendilerine DUA EDEN BİR ÇOCUKLARı kalırsa, amel defterleri hiç kapanmaz, kendilerine devamlı sevap yazılır. Bu noktada yapılacak şeyler, duâdan ibâret olan cenâze namazlarının kılınmasıyla başlar. İyi bir evlat, hayatı boyunca, “Yüce Rabbim! Onlar beni küçüklüğümde nasıl koruyarak büyüttülerse, sen de onlara öyle acı ve esirge!”[İsrâ sûresi24] âyetinin öğrettiği şekliyle, her fırsatta dua ederek, Cenâb-ı Hak’dan, onların günahlarını affetmesini diler. Bunlardan başka olarak, anne-babanın yaşarken fırsat bulamadıkları ya da ölümlerinden sonraya bıraktıkları bazı hayırları onlar adına yaparak arzu ve vasiyetlerini yerine getirmek gerekir. Onların akrabasıyla ilgilenmek, dostlarını arayıp sormak, ahbaplarını görüp gözetmek, hatırlarını sayıp iyilik ve ikramda bulunmak da, dinimizin önem verdiği faziletli davranışlardır. Amcalar, amca çocukları ve diğer yakınlar; anne tarafından dayılar, dayı çocukları ve diğer yakınlar bizim akrabamızdır. Ebeveyn yoluyla gelen bağları devam ettirmek, hatırlarını sorup gönüllerini almak, anne ve babamıza duyduğumuz sevgi, saygı ve bağlılığın bir göstergesidir. Tüm bu kişiler, onlardan geriye kalan en değerli hâtıralardır. Bunları hafife almamak gerekir. Onlara değer vermek, vefâ duygusunun da bir tezâhürü olarak, bizzat ana babaya değer vermek ve onların hâtırasına saygı göstermek anlamına gelir. Müslümanın ahlâkî özelliklerinden olan vefâ, sevilen veya sevilmesi gereken varlık ve kimselere verilen değerin bir ölçüsüdür.  Vefâ duygusu olmayanlar bencil kimselerdir.  Yakınlarıyla ilgilenmeyen böyle şahısların, diğer insanlara, dolayısıyla millete-memlekete faydalı olacaklarını ummak hayâl olur. Dolayısıyla, anne-baba, akraba, eş-dost, konu-komşu tanımayan insanlar, kendi dar dünyâlarının içinde sıkışmaya, son tahlilde de bunalıma düşmeye, meçhûllere savrulmaya, yalnızlaşmaya mahkûmdurlar! Böylelerinin dünyâsı da gurbet, âhireti de hep gurbettir, yâni, iyilikten, güzellikten ve de sevdiklerinden sonsuz ayrılıktır Allâh korusun!  Burada, bizlerin bu hayâtı yakınlarımızla, eşle-dostla, kısaca insanlarla ünsiyet ederek dolu dolu, insanca yaşamamızı isteyen, bunu bir ibâdet ve hem maddî, hem mânevî getirisi olan bereketler olarak önümüze seren dînimizin güzelliklerini bir defâ daha fark etmek, onun kitabına ve sünnetine dönerek, müslümana yakışır bir teslîmiyetle bir bir uygulamaya koyulmak, gerek kişisel, gerek âilesel, gerek toplumsal, gerekse ulusal bağlamda önceliğimiz olmalıdır. Mâmâfih, büyüklerin gidişiyle berâber dostluk bağlarımız koparılmayıp, kaldığı yerden devam ettirilirse, çok daha sağlam bir toplum, daha iyi insanlar ve daha güzel müslümanlar,  daha güçlü, birlik-dirlik içerisinde, kenetlenmek sûretiyle daha da sılalaşmış bir memleket ve de bu hâliyle insanlığa daha faydalı bir millet olacağımız muhakkak. Sözün özü, kimi âlimlerce 33. Farz olarak kabul edilen, özellikle ana-babadan sonrası için emir niteliği arz eden şu SILA-İ RAHİM konusu, anne-babalarımızın, akrabalardan başka olarak dostları da düşünüldüğünde, başta bizler olmak üzere tüm insanlığı kişiselden toplumsala, ulusaldan küresele cümle olumsuzluklardan kurtaracak bir özellik ve güzelliği ihtivâ ediyor. Sevgili okurlar. Aynı günün takvim yaprağının ön yüzünde de, yine bir tevâfuk eseri olarak; “Ey îmân edenler! Allâh’tan korkun ve doğrularla berâber olun!” meâlindeki Tevbe 119. Âyeti var. Sevgili dostlar; Mevlâ cümlemizi, sıla-i rahm kapsamında, büyüklerimizin yakınlarının da içerisinde bulunduğu doğrularla berâber olarak, dosdoğru istikâmet üzere yaşayıp, Efendimiz (SAV)in komşuluğu anlamına gelen ve cümle sevdiklerimizin de içerisinde yer aldığı SONSUZ SILA’da buluşanlardan eylesin diyerek ve tekrar burada, sonsuzda orada buluşmayı umarak sözü bağlıyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 16 Şubat 2016 - Salı

ANADAN BABAYA, GURBETTEN SILAYA...

Sevgili okurlar. 10 Şubat, babamın vefat günüydü. Tam 3 yıl geçmiş. Bu yaşta da olsak, büyük bir boşluğa düştük. Ağaç devrilmeyince yeri belli olmazmış. Hayatın hangi merhalesinde olursanız olunuz; yetimlik yetimlik!

Buradan bakınca, özellikle savaşlar ve göçlerin bir türlü bitmediği bölgemizde yaşanan insanlık dramlarını, bombaları, ateşleri, kaçışları, kopuşları, botları, dalışları, batışları, yetimleri, öksüzleri, dulları, bilumum mağdûriyetleri ve travmaları daha iyi anlıyoruz.

Her neyse; bu işin farklı boyutu. Biz bugün 10 Şubat üzerinden gideceğiz. Tanıyan ve hâtıralarını bizimle paylaşan insanların hep, Efendimiz SAV’in “ÖLÜLERİNİZİ HAYIRLA YÂD EDİNİZ.” buyurduğu ve bizim de örneklerine zaman zaman yer verdiğimiz gibi babamızın iyiliklerini anlatmaları, tesellîlerin en büyüğü oluyor gerçekten.

Bu meyanda, bu gün asıl, 10 Şubat gününün takvim yaprağında tevâfuk eden, Efendimiz (SAV)in; “İyiliklerin en güzeli, kişinin, babasının sevdikleri ile ilgisini kesmemesidir.” hadîsi çerçevesinde konumuzu ele almaya, hem bir nevî, yaşanmışlıklarla berâber dertlerimizi paylaşmaya çalışacağız.

Baba dostlarıyla irtibat ve bu bağlamda SILA-İ RAHİM konusu ve bunun, özellikle günümüz gelişmeleri açısından elzemiyeti üzerinde duracağız.

Konuyla ilgili: "Kim, kabrindeki babasını ziyaret et­meyi arzu ederse, babasının dost ve arkadaşlarını ziyaret etsin" hadîsten başka olarak, bir gün Efendimiz (sav), ashâbıyla otururlarken, huzurlarına, Selemeoğulları kabilesinden bir adam geliyor ve:

Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye soruyor. Resûl-i Ekrem de şöyle buyuruyor:

– “Evet, onlara DUA EDER günahlarının BAĞIŞLANMASINI DİLERSİN; vasiyetlerini yerine getirirsin; akrabasını koruyup gözetirsin; dostlarına da ikramda bulunursun.”

Bu hadislerle berâber, amel defteri kapanmayacak üç kişiye dâir hâdisi yan yana getirince anlıyoruz ki, bir ana baba ölür de, geride kendilerine DUA EDEN BİR ÇOCUKLARı kalırsa, amel defterleri hiç kapanmaz, kendilerine devamlı sevap yazılır.

Bu noktada yapılacak şeyler, duâdan ibâret olan cenâze namazlarının kılınmasıyla başlar. İyi bir evlat, hayatı boyunca, “Yüce Rabbim! Onlar beni küçüklüğümde nasıl koruyarak büyüttülerse, sen de onlara öyle acı ve esirge!”[İsrâ sûresi24] âyetinin öğrettiği şekliyle, her fırsatta dua ederek, Cenâb-ı Hak’dan, onların günahlarını affetmesini diler.

Bunlardan başka olarak, anne-babanın yaşarken fırsat bulamadıkları ya da ölümlerinden sonraya bıraktıkları bazı hayırları onlar adına yaparak arzu ve vasiyetlerini yerine getirmek gerekir. Onların akrabasıyla ilgilenmek, dostlarını arayıp sormak, ahbaplarını görüp gözetmek, hatırlarını sayıp iyilik ve ikramda bulunmak da, dinimizin önem verdiği faziletli davranışlardır.

Amcalar, amca çocukları ve diğer yakınlar; anne tarafından dayılar, dayı çocukları ve diğer yakınlar bizim akrabamızdır. Ebeveyn yoluyla gelen bağları devam ettirmek, hatırlarını sorup gönüllerini almak, anne ve babamıza duyduğumuz sevgi, saygı ve bağlılığın bir göstergesidir.

Tüm bu kişiler, onlardan geriye kalan en değerli hâtıralardır. Bunları hafife almamak gerekir. Onlara değer vermek, vefâ duygusunun da bir tezâhürü olarak, bizzat ana babaya değer vermek ve onların hâtırasına saygı göstermek anlamına gelir.

Müslümanın ahlâkî özelliklerinden olan vefâ, sevilen veya sevilmesi gereken varlık ve kimselere verilen değerin bir ölçüsüdür.  Vefâ duygusu olmayanlar bencil kimselerdir.  Yakınlarıyla ilgilenmeyen böyle şahısların, diğer insanlara, dolayısıyla millete-memlekete faydalı olacaklarını ummak hayâl olur.

Dolayısıyla, anne-baba, akraba, eş-dost, konu-komşu tanımayan insanlar, kendi dar dünyâlarının içinde sıkışmaya, son tahlilde de bunalıma düşmeye, meçhûllere savrulmaya, yalnızlaşmaya mahkûmdurlar! Böylelerinin dünyâsı da gurbet, âhireti de hep gurbettir, yâni, iyilikten, güzellikten ve de sevdiklerinden sonsuz ayrılıktır Allâh korusun! 

Burada, bizlerin bu hayâtı yakınlarımızla, eşle-dostla, kısaca insanlarla ünsiyet ederek dolu dolu, insanca yaşamamızı isteyen, bunu bir ibâdet ve hem maddî, hem mânevî getirisi olan bereketler olarak önümüze seren dînimizin güzelliklerini bir defâ daha fark etmek, onun kitabına ve sünnetine dönerek, müslümana yakışır bir teslîmiyetle bir bir uygulamaya koyulmak, gerek kişisel, gerek âilesel, gerek toplumsal, gerekse ulusal bağlamda önceliğimiz olmalıdır.

Mâmâfih, büyüklerin gidişiyle berâber dostluk bağlarımız koparılmayıp, kaldığı yerden devam ettirilirse, çok daha sağlam bir toplum, daha iyi insanlar ve daha güzel müslümanlar,  daha güçlü, birlik-dirlik içerisinde, kenetlenmek sûretiyle daha da sılalaşmış bir memleket ve de bu hâliyle insanlığa daha faydalı bir millet olacağımız muhakkak.

Sözün özü, kimi âlimlerce 33. Farz olarak kabul edilen, özellikle ana-babadan sonrası için emir niteliği arz eden şu SILA-İ RAHİM konusu, anne-babalarımızın, akrabalardan başka olarak dostları da düşünüldüğünde, başta bizler olmak üzere tüm insanlığı kişiselden toplumsala, ulusaldan küresele cümle olumsuzluklardan kurtaracak bir özellik ve güzelliği ihtivâ ediyor.

Sevgili okurlar. Aynı günün takvim yaprağının ön yüzünde de, yine bir tevâfuk eseri olarak; “Ey îmân edenler! Allâh’tan korkun ve doğrularla berâber olun!” meâlindeki Tevbe 119. Âyeti var.

Sevgili dostlar; Mevlâ cümlemizi, sıla-i rahm kapsamında, büyüklerimizin yakınlarının da içerisinde bulunduğu doğrularla berâber olarak, dosdoğru istikâmet üzere yaşayıp, Efendimiz (SAV)in komşuluğu anlamına gelen ve cümle sevdiklerimizin de içerisinde yer aldığı SONSUZ SILA’da buluşanlardan eylesin diyerek ve tekrar burada, sonsuzda orada buluşmayı umarak sözü bağlıyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.